Tiflis

TİFLİS

Konumu
Tiflis, endüstri, sosyal ve kültür merkezi olan bir kenttir. Ayrıca önemli bir global enerji projesinin (bak. Baku-Tiflis-Ceyhan Boruhattı) geçiş hattı üzerinde bulunur.

Kent, tarihsel İpek Yolu üzerinde yer alır ve bundan dolayı Rusya'nın Kuzey Kafkasya bölgesi, Türkiye ve Güney Kafkasya’daki (Transkafkasya) Ermenistan ve Azerbaycan arasında önemli tarihsel bir role sahip olmuştur.
 
Kuruluş Efsanesi
Kentin Gürcüce adı Tbilisi'nin bir efsaneden geldiği kabul edilir. Bu efsaneye göre Tiflis, MÖ 5. yüzyılda ormanlarla kaplı bir yerdir. Bir gün Kral Vahtang Gorgasal ava çıkar. Aralıksız uçan sülünün peşine eğitilmiş atmacasını salar. Aradan zaman geçer, ne atmaca ne de sülün görünürde yoktur.

Onlara aramaya başlarlar ve kısa süre sonra ikisini de sıcak suya düşmüş olarak bulurlar. Kral orayı çok beğenir ve bir kent kurmalarını buyurur. Kente, orada bulunan tbili (ılık) sudan dolayı Tbilisi adı verilir.

Tarih
Arkeolojik araştırmalar Tiflis'in MÖ 4. binyılda yerleşme alanı olduğunu gösterir.

Ama yazılı kaynaklara göre Tiflis’e ilk yerleşme 4. yüzyılın ikinci yarısında gerçekleşti ve Kral Varaz-Bakur döneminde bir kale inşa edildi.

Aynı yüzyılın sonunda İranlılar kaleyi ele geçirdiler.

5. yüzyılın ortalarında Kartli kralı kaleyi geri aldı. Tiflis’i gerçekten imar eden kral Vahtang Gorgasal'dir. Ne var ki kral, başkenti Mtsheta’dan Tiflis'e taşıyamadan öldü.
 
Vahteng Gorgasal’ın halefi Kral Ucarmeli I. Daçi (6. yüzyılın başları), başkenti Mtsheta’dan Tiflis’e taşıdı. Ancak o tarihlerde Tiflis, birleşik Gürcü devletinin değil yalnızca Doğu Gürcistan’ın, Kartli veya İberia denen krallığın başkentiydi.

Batı Gürcistan’ı kapsayan Kolheti, ayrı bir devletti. I. Daçi döneminde kentin kale inşaası tamalandı ve kentin yeni sınırları ortaya çıktı.

6. yüzyılda, Avrupa’ya bağlanan ticaret ve taşımacılık yolu üzerinde, giderek gelişti ve stratejik bir önem kazanmaya başladı.
 
Tiflis, yalnızca Kartli’nin stratejik öneme sahip başkenti değil, aynı zamanda bütün Kafkasya’nın da önemli kentiydi.

Kafkasya’da, Avrupa ve Asya arasında merkezi bir konuma sahipti.

Bu yüzden kent, Bizans, İran, Arap ve Selçuklular arasındaki güç mücadelesinin de aracı haline geldi.

Tiflis’in kültürel gelişimi de bu duruma bağlı olarak şekilleniyordu. Kent, 6. yüzyılın ikinci yarısı ile 10. yüzyılın sonlarına değin değişik güçler arasında el değiştirdi.
 
Eski Tiflis
570-580 yıllarında Tiflis İranlıların elindeydi ve kenti yaklaşık on yıl İranlılar yönetti. 627 yılında Bizans-Hazar ordusu kenti ele geçirdi.

736-738’de II. Mervan komutasındaki Araplar kente girdiler. Araplar burada bir emirlik kurdular.

764’te Hazarlar kente girdiyse de Araplar kontrolü yeniden ele geçirdi.

853 yılında Arap komutan Buğa Türk[kaynak belirtilmeli], bir halifelik kurmak için kenti istila etti. Arap egemenliği 1050 yılına değin sürdü. 1068’de, bu kez Büyük Selçuklu sutlanı Alp Arslan kenti feth etti.
 
Kral Kurucu Davit, 1122 yılında Tiflis kentine girerek kesin egemenliği sağladı. Birleşik Gürcü devletinin yönetim merkezini Kutaisi’den Tiflis’e taşıdı ve Tiflis Gürcistan’ın başkenti oldu.

Gürcistan’ın altın çağını yaşadığı 12-13. yüzyılda Tiflis büyük gelişme gösterdi ve kentin nüfusu 80.000’e ulaştı. Kent, kültür ve edebiyat merkezi haline geldi.

Kraliçe Tamar döneminde ünlü şair Şota Rustaveli Tiflis’te çalışmalarını sürdürdü ve büyük bir olasılıkla Kaplan Postlu Şövalye adlı ünlü destanını burada yazdı. Bu dönem, Gürcüstan’ın Rönesansı veya Altın Çağı olarak anılır.
 
Tiflis’in “Altın Çağı” bir yüz yıl bile sürmedi. 1236 yılında, Moğol istilasından sonra Gürcistan Moğol egemenliğine girdi. Tiflis, hem politik hem de kültürel açıdan sonraki yüzyıl güçlü bir Moğol etkisi altında kaldı.

1320’lerde Moğollar ülkeden çıkarıldı ve Tiflis Gürcü devletinin yeniden başkenti oldu. Ne var ki kent, 1366’da yeni bir yıkımla karşı karşıya geldi. 14. yüzyıldan 18. yüzyılın sonlarına değin Tiflis, değişik güçlerin istilasına uğradı.

Timurlenk, Cihan Şah, Uzun Hasan, Ağa Muhammed Han kenti yağmaladılar.
 
Osmanlı İdaresi
XVI. Yüzyılda Safevi Devleti'nin egemenliğine giren kent Kafkasya'nın en önemli şehri olma özelliğini korudu.

1578-90 Osmanlı-İran Savaşı'nın başlangıcında 9 Ağustos 1578'de Çıldır Meydan Savaşı'nda zafer kazandıktan sonra ileri harekatına devam eden Türk ordusu tarafından 24 Ağustos 1578'de fethedildi.

Fetihten hemen sonra Osmanlı Devleti tarafından Tiflis Eyaleti kurulduysa da eyaletin idari taksimatı İran ile 1590 yılında Ferhat Paşa Antlaşması'ndan sonra yapıldı.

Anılan tarihten sonra bölgenin tahrir kayıtları tutuldu ve gerekli kanunnameler çıkarıldı.

Yapılan düzenlemelere göre doğu ve batı Kartli ülkelerini de kapsayan Tiflis Eyaleti Gori, Tumanis, Lori ve Tiflis olmak üzere dört sancaktan oluşmaktaydı.

Gori sancağında otuz altı, Tiflis sancağında on altı, Tumanıs sancağında otuz dört ve Lori sancağında yirmi köy bulunmaktaydı.
 
1603'te Osmanlı-İran Savaşı ordusunu modernize eden Şah I. Abbas'ın saldırısıyla tekrar başladı ve aynı yıl İran ordusu Tiflis şehrini Osmanlılar'dan geri aldı.

Ancak 1612 tarihinde savaşı sonlandıran Nasuh Paşa Antlaşması uyarınca Kartli ve Kaheti ülkeleri ile birlikte Tiflis de tekrar Osmanlı yönetimine geçtiyse de 1616 yılında yeniden başlayan savaş esnasında Tiflis İran ordusunca kesin olarak ele geçirildi ve 1625'te Safevi idaresine bağlandı.

Ancak 1632 yılında tekrar Osmanlı Devleti'ne bağlanan Tiflis yeniden eyalet olarak teşkilatlandırılmış ve Müslümanlığa dönmüş olan Rostom (Rüstem) Bey vali olarak tayin edilmişti.

Bu yüzyılda Gürcistan'ı ziyaret eden Evliya Çelebi, Tiflis'i camileri ve ulemasıyla bir Müslüman şehri olarak tanıtır. Kartli ülkesi beylerinin İran'a bağlılıklarını sunmalarıyla 1711'de Tiflis bölgesinde tekrar Safevi idaresi kuruldu.
 
XVII. Yüzyılın başlarında Safevi Devleti'nin zayıf düşmesinden faydalanan Rusya 1723 yazında Hazar denizinin batı kıyılarını (Derbent ve Bakü) ele geçirmeye başladı. Bu nedenle devletin doğu sınırlarını tehlikede gören Osmanlı Devleti de harekete geçerek bölgeye kuvvet gönderdi.

Osmanlı ordusu Kartli ülkesinin büyük şehirleri Tiflis ve Gori'yi 9 Temmuz 1723'te fethetti. Bölge yurtluk ve ocaklık olarak Kartli Beyi Vahtang'ın oğlu olup ihtida eden İbrahim'e verildi.

Rusya ile Osmanlı Devleti arasında 1724 yılında İstanbul'da imzalanan antlaşmaya göre Kartli ve Kaheti bölgeleri, dolayısıyla Tiflis Osmanlı idaresine katıldı.
 
Osmanlı Devleti Kartli ve Kaheti'yi birleştirerek altı sancaktan oluşan Tiflis Eyaleti'ni teşkil etti. Tiflis Eyaleti Baratlı, Baydar, Demircihasanlı nahiyelerini içine alan Tiflis sancağı; Merkez, Taşir, Penbek nahiyelerinden oluşan Somhurut sancağı; Ahtala, İnce, Çuvar, Osmanlı nahiyelerini içine alan Ağcakale sancağı; Sisi, Bedre, İmrahor, Karakalkan, Şansi, Muhran nahiyelerinden meydana gelen Gori sancağı; Tıryaled ve Kumared nahiyelerinden oluşan Tıryaled sancağı ile Kaygulu sancağından müteşekkildi.
 
Osmanlı Devleti 1728 yılında bölgenin tahririni de yaptırdı. Bu tahrir, "Defter-i Mufassal-Eyalet-i Tiflis" adıyla İstanbul'a sunuldu.

Bu faaliyetlere paralel olarak Osmanlılar Tiflis'te bayındırlık icraatına da başladılar. Tiflis Beylerbeyileri Recep Paşa ve İshak Paşa, Gence Beylerbeyi Ahmed Paşa, Şirvan hakimi Davud Han Tiflis'te birer vakıf kurdular.
 
Eyalet, askeri olarak da güçlendirildi. Osmanlı Devleti, Tiflis, Gori, Topkaraağaç ve Havelabar kalelerinde 1113 yeniçeri, 342 topçu, 163 cebeci ile beraber çok sayıda gönüllü, levend ve arabacı bulundurmuş ve bunların masraflarını Tiflis eyaleti mukataa ve ocaklık gelirlerinden karşılamışlardı.
 
1732'de İran'da iktidarı ele geçiren Nadir Şah Osmanlılar'a karşı başlattığı savaşların hemen başlangıcında Tiflis kentini de savaşsız teslim aldı. Bu şekilde Tiflis'teki Osmanlı egemenliği kesin olarak sonlanmış oldu.
 
Rusya Egemenliği
İran baskısından yılmış olan Kartli Kralı II. Erekle'nin İran’a karşı Rusya’dan yardım istemesi sonucunda Tiflis'te Rus hakimiyeti başladı. İran ordusunun 1795 yılındaki tedip harekatıyla Tiflis'i yakıp yıkmasına rağmen, şehrin geleceği değişmedi ve 1801’de Rusya Kartli ve Kaheti Krallıklarını ilhak etti.

Tiflis, aynı adlı valiliğin yönetim merkezi oldu. 19. yüzyılın başlarında Avrupa tarzı yapılar inşa edilmeye başladı ve yeni yollar ve raylı ulaşım yolları yapıldı. Tiflis, Rusya’nın yönetimi altındaki diğer Transkafkasya kentleri Batum, Poti, Bakü ve Erivan ile birlikte bölgenin en önemli kenti sayılıyordu.

1850’lerde Tiflis, yeniden ticaret ve kültür merkezi haline geldi.
 
1917 Devrimi’nden sonra Tiflis, önce Transkafkasya Federasyonu’nun, ardından da bağımsız Gürcistan Demokratik Cumhuriyeti’nin başkentiydi.

1918’de çok kısa bir süre, Gürcistan, Ermenistan ve Azerbaycan’nın oluşturduğu Transkagkasya Federasyonu'nun başkenti olan kent, 1918-1921 arasında bağımsız Gürcistan’ın başkenti olarak kaldı.

25 Şubat 1921’de Kızıl Ordu kenti iişgal etti ve ardından kent, Transkafkasya Sovyet Federe Sovyet Cumhuriyeti’nin başkenti ilan edildi.
 
1936’da Gürcistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’nin başkenti oldu ve bu dönem 1991 yılına kadar sürdü.

1956, 1978 ve 1989 yıllarında Moskova yönetimine karşı Tiflis’te geniş çaplı gösteriler düzenlendi. 1956 ve 1989 gösterileri Moskova yönetimince kanlı biçimde bastırıldı.



 
Copyright 2024 © | Anadolu Yurtdışı Eğitim Danışmanlığı Ltd.Şti.